Bayram geldi, geçti. “Nerede o eski bayramlar?” sorusu soruldu, anılar yarıştırılırcasına sıralandı.Kimi fotoğraflara baktı kimi eşyalara, sandıklara.Biz yine oraya koştuk, çocukluğumuza.
Bazı ağaçlar yoktu üstünden inmediğimiz, kediler, köpekler değişmişti haliyle, eskiye göre bakımsızdı belki, havuz boştu, otlar büyümüştü…
Haydi gidelim diyecek kadar yakın çocukluğumuz bekliyordu bizi hala. Kokusu, sesleri değişmedi. Beklemek orada güzeldi. Aynı taşlı yolda yürüdük, aynı sevgi ile ağaçlara, toprağa dokunduk, koştuk,bağırdık, ayağımızı incittik. Ayvalar çoktu dallarda, kışın sert geçeceğine hüküm verdik. Üzüm, domates, badem, ceviz, elma, erik yedik. En önemlisi çocukluğumuzu yeniden bir nefeste içimize doldurduk.
Kocaman kocaman insanlar olduk , ne o yolun koca taşları ne orada olmanın huzuru değişti. Ben o salıncakta sallanırken beni izleyen ağaçlara hep gülerdim, ben büyüyünce yine orada olacaklar, mutlu çocukluğuma şahitlik edecekler diye. Salıncak yerinde değil biraz gerideydi ağaçları salıncağın eski yerinden selamladım.
Çocukluğumuzu özlediğimizde gideceğimiz adres belli;hala koynundan çıkamadığımız o bahçe!
Evet çocukluğumuzu özlediğimizde gideceğimiz yer:) Çocukken oraya gitmek ne kadar uzun gelirdi. Genelde koltukta değil arabanın arkasına sıkış tepiş oturarak. Yaklaşmaya başladığımızda ise "bahçe,bahçe" diye bağırarak...Gülleri dalından koparıp masayı süslemek adına bulduğumuz kavanoz, bardak içinde koymak, kümesten taze taze yumurta almak, anneannemle sabah yürüyüşleri ve sonrasında pazı, ebegümeci, semizotu toplamak.... Daha sayamayacak kadar çok şey... Çocukluğumuz özledim hem de çok....
YanıtlaSil