Mutfakta penceremin önünde duruyorum…Tamda şuanda dışarıyı seyrederken cam kenarına koyduğum buğday tanelerini yemeye çalışan 2 minik serçe küçük başlarını bir buğdaya bir bana bakarak aşağı yukarı seyri alemdeler :)
Herkes bir koşturmacada; köşe başında işe gitmek için servis bekleyen orta yaşlı kadın, onun hizasında çocuğunu okul aracına bindiren genç sportif bir anne, karşı çaprazımdaki lüks binanın önünde lüks aracıyla patronunun gelmesini bekleyen şöför, pastaneye yeni sıcak poğaçalarını taşıyan çelimsiz garson ve koşturma içinde yaşayan hayat...
Hava soğuk ya bugünlerde camda biraz buğu var, hemen gülen bir surat çizmek için kaçırılmayacak şahane bir fırsat :) parmağım camdayken de hatırlıyorum şimdi çocukluğumu ve kardeşimle çizdiğimiz çeşit çeşit parmak hayeleri ve gülen suratları.
Peki siz cam kenarında otururken sağdan soldan gelen arabaları saydınızmı siz, aaaa süper aktivitedir bu; çocukluğumun en oyalayıcı en masum oyunlarındandır kendisi.
Anneannem hakem, kardeşim sağ taraftan gelen arabaları bense sol taraftan gelen arabaları sayar oyun sonunda bir güzel kavga eder, anneannem havayı dağıtmak için bize en sevdiğimiz çiğ sucuğu ikram ederdi :))
Ayrı zamanlardayız şimdi ama farklı insanlar değiliz. Cam kenarında uzaklara bakıp hala hayaller kurabiliyoruz.
ahh kapıcı geldi! şimdi gazeteyi alıp şu mikserde bekleyen yumurtaları çırpıp brownie yapmak vakti ....
Gün 6. “Mutfakta penceremin önünde duruyorum…” Başlangıç cümlesi bu, gerisi serbest
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder