7 Şubat 2009 Cumartesi

20052005

Bir kenti en çok ne hatırlatır sana?
Bir kentte hatırlanacak kaçıncı gölgeyim diye sordun mu kendi kendine? Bir yüz her gün görüp kıvrımlarına yabancı kaldığın...Bir yüz ki ne sessiz ürpertirdi içini. Kemirgenlerin barınağı şimdi kalbin. Uykusuz gözlerle yadırgarken kendini, ne kadar yakınsın gülüşünü özlediğin kadına? Gerçek miydi, noksan mıydı yaşananlar? Soruların peşi sıra daha mı kararlı görünüyorsun kendine, yanıtları teleşlandırıken seni? Ellerin habersiz mi dokunurdu küçük heyecanlar yaratma çabası içinde. Dokunduğun kadın özlüyor mu dersin bozduğun sessiliği.
El ayak çekilince konuşuyor kent. Boş bir yatak, uzun bir gölge, sesinin metalik dokunuşu...
Yastıklar tuz değil uyku kokmalı.
Günün ikinci yarısı yine günebakan ellerinde. Bir iskelede oturuyor teslim olduğun yalnızlığın, yüz çeviriyorsun. Yüz çeviriyorsun aynı iskelede, aynı masada oturup sen konuşurken ne hayaller kurduğunu bilmediğin kadına.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder